de sayfadaki anime gibi hissediyorum şu sıralar... o kadar degişti ki hayatım... nerden nereye şaşıyorum.... istanbula geldiğim anda başladı macera... elimde valizimle ben şef olmaya sadece şef olmaya geldim.... istanbulda köprüden geçerken kulağımda j-min stand up şarkısı bir film karakteri gibi hissettim... sonra istiklal de yürürken.... yarın eğitime başlıyorum... üniformayı artık giyip gri mutfakta yemek yapmak istiyorum... sadece uzun bi süre patates soğan da soysam olsun yeter ki olsun ama.... ben kendimi tanıyorum artık... sevdiğim meslek bu biliyorum.... Allaha yalvarırken ki döktüğüm gözyaşları boşuna değildi... kimse güvenmez,dinlemez ve dalga geçer.. hayatın kuralı bu... sonra başarın tescillenince bakışlar değişir... ama sen bilirsin hatırlarsın geçmişi... o zaman işte herşey değişir... kimseyi de suçlayamazsın tabiii ki... onlar hayal kurmayan bi grupdur... bilmediğin şey içinde yorumun düşüncelerin kadar olur... peki neden hayal kurmaz ki insan... bu dünyada iki şey var bize kalan... bir tarafta yaptıklarımızın bedeli diğer dünyada bir taraftada yapmak istediklerimiz bizi mutlu edecekler geleceğimizde... kısaca bugün elimizde olanlar aslında elimizde olmayanlarmış.... biraz felsefe yaptım galiba... neyse... diyorum ki hayal kurmak ve bunun için birseyler yapmak insanı dinç kılar... ben neden bu dünyadayım, ben bir hiçim gibi cümlelerden uzak tutar... bizim bu dünyada olmamız büyük bir mucize değil mi zaten:-) :-) o zaman neden bu şansımızı düşünmeden hayatımda hiç şans yüzüme gülmez diyoruz... bu dünyadaki herkes çok şanslı olduğunu bir kere kabul etmeli.... yola öyle başlamalı... ben her zaman sıkıntıların bize verilen ödül mutluluklarında çevreyle olan paylaşımımız diye düşündüm... hayal kurdum... çünkü ben bu dünyaya biyolojik olarak şansla geldim... olur veya olmaz bunun da benim için bir anlamı vardır dedim... hersey elimizde... yeter ki size göre doğru pencereden bakın.... umarım hersey gönlümüzce olsun... hadi eyvallah....:-) :-) :-) :-)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder