PATLICAN
Mavi sebzeler denilince akla gelen ilk isim elbette ‘patlıcan' oluyor. Patlıcangiller familyasından; kalın saplı, uzunca yapraklı, iri mor meyveli, bir yıllık otsu bir bitkidir.
Patlıcan bitkisinin tohumları, meyve etinin içine yerleşmiş durumda küçük, hafif yassı ve parlak sarımtırak kahverengidir. Bir patlıcanda, ortalama 500-5.000 adet tohum bulunur.
Bitkinin erselik özellik taşıyan mor renkli çiçekleri kendi kendisini döller. Ancak bal arısı ya da diğer böcekler aracılığıyla yabancı patlıcan çiçekleriyle de döllenebilir.
Sıcak iklim sebzesidir. Soğuk havayı sevmez ve sıcaklık -2, -3 olduğunda hemen ölür.
Tropik bölgelerde çok yıllık bitki özelliği gösterirken bu kuşağın dışındaki iklim kuşaklarında tek yıllıktır.
Patlıcanın fazla bir besin değeri içermediği gibi bazı yanlış bilgi vardır; meyvesinde yağ, karbonhidrat ve protein miktarları göz ardı edilebilecek değerlerde olduğu düşünülse de çok faydalıdır.
Latincesi; Solanum melongena
Yaygın kullanımlar; Badincan, Balcan
TARİHÇE
Patlıcanın anavatanı Hindistan’dır, beşinci yüzyıldan beri Çin’de ve Hindistan’da yetiştiriliyordu.
Yayılışı Hindistan’dan Afrika’ya doğru olmuştur. Avrupa’ya 16. yy. da İspanyollar tarafından getirilmiştir. İspanyollar, patlıcanı sevmişlerdi ama diğer Avrupa ülkelerinin bu yararlı sebzeyi benimsemeleri uzun zaman aldı. Nedense Avrupalılar, patlıcanın deliliğe yol açtığına, cüzzam ve kanser gibi hastalıklara neden olduğuna inanmışlardı.
Bugün durum çok farklı. Artık tüm dünya patlıcanın nimetlerini biliyor. Aslında patlıcan, zengin bir vitamin kaynağı değil. Ancak saponin adıyla bilinen bir fitokimyasal maddeyi içeriyor. Saponin, alerjilere ve iltihaplanmalara karşı vücudu koruyor. Ayrıca kandaki kolesterol oranının düşmesine de yardımcı oluyor.
Uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda patlıcanın çok önemli bir özelliği daha ortaya çıkarıldı;
Patlıcan, meyve ve sebze ağırlıklı bir beslenme programına katıldığı zaman yaşlanma sürecini de geciktiriyor ve ciltte kırışıkların belirmesini geciktiren önemli bir unsur.
Strese, yaşlanmaya ve zihinsel sorunlara karşı patlıcan çok etkili bir silah.
İLGİNÇ
Doğada patlıcanı besin olarak tüketen tek canlı insandır.
Bunun nedeni; insan bünyesinde az miktarda nikotin bulunmasıdır.
DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE ÜRETİMİ
Dünya patlıcan üretimi 1994 yılından itibaren düzenli olarak artarak, 2003 yılında %84 artışla 29,5 milyon tona ulaşmıştır
Bu artışta önemli patlıcan üreticisi ülkelerin payı olduğu görülmektedir. Nitekim dünyada önemli üretici ülkeler olan Çin, Hindistan, Türkiye, Mısır, İtalya ve İspanya’da patlıcan üretimi son on yılda %21 ile %118 arasında artmıştır.
Türkiye şartlarında patlıcan üretimi hem tarlada hem serada yapılabilmekte, fakat iklim ve toprak isteği yanında bakım şartları ve ekim nöbeti tercihinden dolayı her bölgede yetiştirilememektedir.
Türkiye’de patlıcan üretimi yapılan en önemli iller; İçel, Antalya, Şanlıurfa, Hatay, Aydın, Bursa, Adana ve Samsun’dur. Balıkesir’in Gönen ilçesinde patlıcan üretimi yüksektir. Bu yüzden nakliye firmaları arasındaki rekabet doruktadır.
Diğer yandan Türkiye’nin en fazla patlıcan ihraç ettiği ülkeler arasında; Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Hollanda, Romanya, Rusya ve Belçika-Lüksemburg yer almaktadır
Patlıcan Akdeniz bölgesi için önemli bir sebze türüdür.
Başlangıçta serada alternatif tür olarak yetiştirilmekte iken bugün örtü altı yetiştiriciliğinde domates, salatalık ve biberden sonra dördüncü sırada yer almaktadır.
Ülkemizde en çok yetiştirilenleri; ince uzun kemer patlıcanı, orta boy ve ucu sivri Halkapınar patlıcanı ile yuvarlak ve küt olan bostan (topan) patlıcanı çeşitleridir.
FAYDALARI
Kalori değeri düşük bir besin olan patlıcanda A, C ve B vitaminleri ile kalsiyum, fosfor ve demir mineralleri bulunur. Uzmanlar; patlıcanın, A vitamini, fosfor ve kendine has bazı esanslara sahip olduğu için, bunlarla sinirleri teskin ettiğini ve kalp çarpıntısını giderdiğini vurguluyor.
Ayrıca;
• Sinirleri yatıştırır ve tansiyonu düşürür.
• Kalp çarpıntısını giderir ve kalbi sakinleştirir.
• Bağırsakları yumuşatır ve idrar söktürür.
• Kandaki kolesterol seviyesini düşürür ve damarları yüksek kolesterolün yarattığı kötü etkilerden korur, damar tıkanıklığına iyi gelir.
• Kansızlığı giderir, kanın artmasına yardımcı olur.
• Karaciğerin ve pankreasın çalışmasını düzenler.
• Böbrek ağrılarını ve yanmasını azaltır.
• Basura iyi gelir.
• İçerdiği yüksek orandaki lifiyle pekliğe (hazımsızlığa) iyi gelir.
• İstemsiz kas kasılmalarını önleyen maddeler içermektedir.
• Vücuttaki fazla suyu (ödemi) dışarı atar ve kilo vermeye yardımcı olur.
• Patlıcan yedirilen hayvanlarda, özellikle mide kanserine çok seyrek rastlandığı gözlenmiştir. İnsanlarda da aynı etkiyi yapıp yapmadığı araştırılmaktadır.
• Patlıcan lapa haline getirilip yanıklara konursa faydası görülür.
DİKKAT !
• Olgunlaşmamış patlıcanda solanin adlı bir madde bulunur. Böyle patlıcanları çiğ olarak yemek, bu madde nedeniyle zehirlenmelere yol açabilir. Ancak patlıcan pişirildiğinde bu madde parçalanarak yok olur.
• Ayrıca, güç sindirilen bir besin olduğundan çocuklara, patlıcan yemesi için ısrar edilmemelidir.
• Cilt hastalıkları, şeker, mide, bağırsak ve karaciğer hastalıkları aşırı derecede olanlar patlıcan yememelidir.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. taze patlıcanın içerdiği önemli besin değerleri şunlardır;
• 24 kalori
• 1,1 gr. Protein
• 5,5 gr. Karbonhidrat
• 0 kolesterol
• 2 gr. Yağ
• 1 gr. Lif
• 37 mgr. Fosfor
• 15 mgr. Kalsiyum
• 1 mgr. Demir
• 1 mgr. Sodyum
• 15 mgr. Potasyum
• 30 IU A vitamini
• 0,05 mgr. B1 vitamini
• 0,04 mgr. B2 vitamini
• 0,05 mgr. B3 vitamini
• 0,081 mgr. B6 vitamini
• 5 mgr. C vitamini.
PATLICAN ve HORMON
Türkiye'de, hava sıcaklığının yeterli olmadığı aylarda ve seralarda; 13 derecenin altında soğukta tutulabilmesini ve döllenmeyi sağlamak amacıyla bir kısım üreticilerce, hormon olarak nitelendirilen 'bitki gelişimini düzenleyicileri” kullanılıyor.
Her ne kadar açık alan yetiştiriciliğinde hormon kullanılmıyor ise de örtü altında patlıcan yetiştiriciliğinde hormon kullanımı üreticiler tarafından neredeyse olmazsa olmaz olarak algılanmaktadır.
Bu durum; 15 Kasım ile 15 Mayıs arasındaki hasat edilen bütün patlıcanların hormonlu olduğu anlamına gelmektedir.
Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü'nün; ''bitki gelişimini düzenleyiciler (bgd) hormonlar'' başlığı ile hazırladığı çalışmaya göre de, bitki büyüme ve gelişmesinde en önemli rol oynayan hormonlardan 5 ana hormon grubunun, bitkinin bünyesinde bulunduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuş.
Bunlar; oxinler, sitokininler, gibberellinler, etilen ve aba.
Bakanlığa göre, Türkiye'de yalnızca domates, patlıcan ve kabakta zaman zaman kullanılıyor ve bu hormonlar insan sağlığına zarar vermiyor.
Sebze tarımında, hormonda doz aşımı söz konusu değil, gönül rahatlığı ile yenilebilir.
Hormon sadece havaların soğuk olduğu Aralık, Ocak ve Şubat aylarında kullanılıyor ve sebze 50-60 günde olgunlaşırken hormon parçalanıyor.
Havaların sıcak olduğu bu dönemde ise zaten kullanılmıyor.
İnsanlar, günlük kullanım miktarları ile kesinlikle risk altına girmiyor.
ATO ve TZD tarafından hazırlanan raporda yiyeceklerle ilgili dikkat edilmesi gereken noktalara göre;
• Patlıcan içi süngerimsi ve çekirdeksizse, hormonlu olduğu anlamına geliyor.
• Patlıcan; 15 Kasım-15 Mayıs tarihleri arasında yenilmemelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder