Bu Blogda Ara

kimler gelmiş bakalım...

20 Kasım 2012 Salı

ekmeğin tarihçesi



  gelmiş geçmiş en önemli yiyecek aslında ana yiyecek Türkler için ekmek olmuştur. ama nasıl bu duruma geldi ve aslında ekmek nereden geldi. konu bu iken bir araştırma yaptım ve ekmek nereden gelmiş öğrendim ve sizle de paylaşmak istedim...









Ekmek kadar tarihi eski ve insanlık tarihinin akışı ile yakından bağlantılı bir gıda maddesi bulunmamaktadır. Kazılarda ortaya çıkarılan dünyanın en eski fırını M.Ö. 4000 yılına aittir. Bu yıllarda Babilde ekmeğin bilindiğini göstermektedir.
Yine kazılarda bulunan taştan bir levha bize dünyanın en eski fırıncılığına ait bilgiler vermiştir. Buna göre M.Ö. 4300 yıllarında değirmencilikle fırıncılık zanaatıyla uğraşıldığı anlaşılmaktadır. Eski Mısırlılarda tahıl ile ekmek doğumdan ölüme kadar her olayda törene giren en önemli madde ve ekonomik hayat ve refaha katkısı en büyük nimet olarak kabul edilmekteydi.

Ekmek mayasının keşfi ise;M.Ö. 1800 yılı civarında raslantı sonucu hamurun bekletilmesi ile olmuştur. Bununda sonucu olarak ortaya çıkan mayalanmış , gözenekli ve hafif ekmeğin daha iyi sindirildiği ve lezzetli olduğu görülmüştür. Hamur fermantasyonunun Mısırlılar tarafından geliştirildiği tespit edilmiştir.
Ekmekçiliğin fermantasyon tekniği ile Akdeniz bölgesinde Mısır ve İsrail'den yayıldığı da bilinmektedir.Ülkelerinde arpa ve buğday yetişen Yunanlılar M.Ö. VIII. Yüzyılda Mısır halkından mayalı ekmeği öğrenmişlerdir.
Ticari fırınların yapılmaya başlandığı M.Ö. V. yüzyıldan sonra ekmeğin kabarması için bazı karışımlardan istifa edilmeye başlandığı anlaşılmaktadır.Bunlardan bir tanesi şıraya karıştırılmış darıdan yapılan ve uzun zaman saklanabilen bir karışımdı.Bir diğeri buğday kırması ile beyaz şıradan yoğurulan ve üç gün kadar bekletilen bir hamur maya olarak kullanılmaktaydı.mısırlıların, ekmeğin zenginleştirilmesinden haberdar oldukları, ekmeğe bal, hurma gibi maddeler kattıkları tesbit edilmiştir.Eski Mısır’da hemen her olayda ve törende ekmek, ekonomik katkısı açısından büyük nimet olarak kabul edilmiştir. Ekmek yapım sanatı Akdeniz ülkelerine Eski Mısır dan yayılmıştır. Eski Yunanlılar, M.Ö. 8. yüzyılda ekmeği Mısırlılar dan öğrenmişlerdir. Daha sonra Romalılar zamanında ekmekçilik oldukça gelişmiş ve büyük ticari fırınlar yapılmıştır.
Ekmek yapma sanatı, Orta Avrupa ya ve Avrupa nın diğer ülkelerine ise çok sonraları, güneyden yayılmıştır. Ekmek yapımında çavdar ve diğer tahıllar da kullanılmaya başlanmıştır. Avrupa da 15. yüzyılda beyaz ekmek yapımı başlamış, bunu o devirlerde ancak zengin sınıf yiyebilmiştir. Mikro organizmaların ve mayanın keşfinden sonra 19. yüzyılda ticari olarak üretilmeye başlanmış ve bu aşamadan sonra da ekmek artık bir sanayi dalı haline gelmiştir. Bugün dünya ülkelerinin %53 ünde ekmek, alınan toplam kalorinin %50 sini, %87 sinde ise alınan kalorinin %30 undan fazlasını
sağlamaktadır.

Ekmeğin oldukça az tüketildiği iddia edilen Batı Avrupa Ülkelerinde bile alınan proteinin %30’u, karbonhidratların, %50 si, B grubu vitaminlerin %50’ si, E vitaminin %75’i ekmekten sağlanmaktadır. Avrupa’nın güney ve doğu ülkelerinde (İtalya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Yugoslavya) ekmek tüketimi diğer Avrupa ülkelerine göre daha fazladır.

M.Ö: 312 yılında Roma'da 254 fırın vardı ve ürün gramajı ve fiyat kanunlarla belirlenmekteydi.Kentlere olan göç nedeniyle buralarda yoğunlaşan nüfus ile birlikte ev ekmeğide yerini giderek fırın ekmeğine bıraktı.Fırıncılar yıllar boyu ekmeği kabartmak için fermantasyona bağlı kaldılar ve bir önceki hamurdan alınan hamurla aşı yapılarak kullanılan ekşi hamur metodu , gün geçtikçe özelliğini yitirmekle birlikte bazı bölgelerde halen uygulanmaktadır.

İstanbulun fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed İstanbul belediye başkanlığına tayin ettiği Hızır Bey Çelebinin ilk icraatı; ekmekçi esnafı temizliğe son derce riayet edecek , hamura asla hile karıştırlmayacak , çıkarılan ekmekten hiçkimsenin şikayetçi olmamasını temin etmek olmuştur.

Bursa'nın fethinde Orhan Gazi fermanında ekmeğin üzerine titriyordu.Yine Sultan Beyazıt 1502'de çıkardığı "Kanunname-i ihtisabı Bursa" fermanıyla halkın ekmeğine karşı verilen devlet güvencesi sadece Bursa'da değil bütün Osmanlı ülkesinde uygulanacaktı. Sultan Beyazıt'ın fermanından sonra Karadenizlilerden büyük hamur ustaları çıkmıştır.

Evliya Çelebi "Seyahatname"sinde "Tam üç ay bayatlamadan kalabilen ekmekler yapar , bunları deve sırtında İran sarayına bile gönderirler" diye yazmıştır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder